27 Mayıs 2010 Perşembe

Göksu ve Ben

Arkadaşım Göçcu (Göksu) pazar günü bize brunch'a geldi. Kendisi 23 aylık ama 95 cm. Yanında küçücük kaldım :) Birlikte kahvaltı yaptık. Oyuncaklarımı Göksu beinmle paylaşamadı ama... Oyunlar oynamaya çalıştık(!) :)


Canım Babam :)

Bu aralar babama pek bir düşkünüm. Benimle çok güzel oyunlar oynuyor beni doyuruyor. Mamam yanımıza geldiğinde çekil, git deyip babamla yatakta kuduruyoruz. Saklanıyorum beni buluyor. Sarılıyorum, öpüyorum. "Sev, sev" deyip yanaklarına cici yapıyorum. Canım babam seni çoook seviyorum!!!

İlk Büyük Kazam :(

Dün akşam üstü bahçede koşarken ayağım takıldı. Dizlerimin üstüne düşüp kafamı taşa vurdum. Yüzüm gözüm kan içinde kaldı. Mamam çok korktu. Hemen eve koştuk. Göz kapağım ve dudağımın üstü yaralandı. Mamam salya sümük. Ben ilk ağladım sonra da unuttum. Eczaneye gittik. Ciddi birşey olmadığını Bephantene krem sürmemizi söylediler. Oksijenli su ile temizleyip krem sürdük. Gözüm ve dudağım biraz şişti. Bu sabah da morluklar görünmeye başladı. Ancak ağrım sızım hiç yok. Morlukalrın dışında gayet iyiyim :) Allah korudu!!! - Arda düştün mü sen? - Düştüm. Pat! Dong! - Gözüne ne oldu? Gözünde ne var bak! - Böceh. (Yaraya böcek diyorum)

Leylek Şarkısı

Melahat teyzemden ilk şarkımı öğrendim. Yatak odasında kendi kendime mırıldanırken mamam duydu. Sevinçle babama söyledi "Arda şarkı söylüyooor". Cumartesi gününü sürekli aşağıdaki şarkıyı söyleyerek geçirdim. "Ardaaa, Leylek leylek'i söyleseneee" :D

Leylek leylek havıda
yumurtası tavıda
uç leylek uç

Başka şarkılarda söylüyorum (kış baba, annem, kırmızı balık) ancak onlar yarım. İlk tam olarak söylediğim şarkı bu :D

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Anneler Günü

9 Mayıs pazar sabahı dedemle çıktığım yürüyüşten elimde sarı minik çiçeklerle döndüm. Kapıyı mamam açınca çiçekleri kendisine uzattım. O kadar mutlu oldu ki. Beni öptü, kokladı. Yaaa anneler çiçekleri ne kadar çok seviyor. Ben her gün toplayayım bari. Mamam işten eve dönünde kendisine veririm sürpriz olur :)

Reklamları çok seviyorum. İşe güce dalmışsam, oyun oynuyorsam dahi reklamlar başlayınca dikkat kesilirim. Ancaak 2 reklam var ki, bana bir durgunluk, bir duygusallık çöküyor.

1- Pınar sütün reklamı
Annedir yüreği fazla dayanmaz
Herkes bıksa benden annem bana doymaz
Öper besler beni unutur kalbinde
Annem burda olsun bana bir şey olmaz
Hergün bakar bana kusurumu görmez
Günler gece olsa o ışığı sönmez
Ellerim büyüdü avuçlarında
Bi tek annem olsun bana bişey olmaz

2- Annneeem, Anneeem her zaman yanımdasın sen anneeem.

Mamamın elinden tutuyorum "sööle söööle" diyorum. O bana bu şarkıyı söylerken yatak odasına götürüyorum onu yatağa çıkıyoruz birlikte bir sağa bir sola sallanıyoruz. Kafamı yastığa koyup onu dinliyorum. Susarsa da hemen "söööle söööle" deyip devam ettiriyorum :) Sarıılıyoruz birbirimize. Beni öpüyor sürekli :)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Balkon Sefası

Havalar güzelleşti. Hem balkon hem de bahçe sezonunu açtık. Bu durumdan en çok mutlu olan da benim! Terliklere dikkat! Kendim giydim :)

7 Mayıs 2010 Cuma

Barcelona, Flamenco, Futbol

Ankara'dan, İstanbul'a, arabayla seyahat sonra da Barcelona'ya uçuş... aynı şekilde dönüşü bizi bayağı zorladı. Ben öyle uzun yola alışkın olmadığım için uyku düzenim biraz şaştı. Barcelona çok kozmopolit ancak özerk bir bölge. Nereleri gezip görmedik ki... Metrosu, sokakları, kiliseleri, parkları, müzesi, Picasso'nun eserleri, Eski şehri, İspanyol köyü görülmeye değer. Bir akşam deniz kıyısında oturup deniz mahsüllerinin tadına baktık. Açık hava müzesi şeklindeki hayvanat bahçesi, dev akvaryumu ve Flamenco gecesi beni en çok etkileyenler oldu. Dev akvaryumda heyecandan neredeyse dilim açıldı. Hiç susmayıp balıkların her hareketini anlatmaya başladım. Bir o akvaryuma bir diğerine bakıp durdum. Efektlerim etrafımdakileri de bayağı güldürdü. Balık gidince "gitti", geri gelince "geldi". Köpek balığını görünce "Komoocaaan" (Türkçesi: Kocaman) deyip durdum. Camları elledim. "Sev, sev", "al, gel, ver" , "oooda, şuuuda", "yüzüyoo" dedim ancak balıklar konuşmayı bilmiyor galiba. Akvaryum çarşısından aktivitenin anlam ve ehemmiyetine uygun balık figürlü oyuncaklar almadan akvaryumdan ayrılmadık. Gündüzleri çok uyudum. Mamam, babam bu saatleri çok iyi değerlendirdiler. Teleferiğe bindik, şehrin en yüksek tepesine çıktık, manzara muhteşem!!! Turist otobüsleri ile neredeyse şehri boydan boya dolaştık. Çok yorulduk. Çok eğlendik. 45 dk süren Flamenco’yu hareketsiz, ağzım açık izledim. Dansı ve müziği gerçekten çok seviyorum, adeta büyülendim. Turda Ekin isimli bir kardeşle tanıştım. Çok tatlı. Havaalanından pusetlerimizde çıkarken el eleydik, dakikalarca bu şekilde dolaştık. Ekin benden 10 ay daha büyük. Bana arada sırada bebek muamelesi yapıyordu, saçımı seviyor öpüyordu. Yaaa ben ööle sıkıntıya gelemem ki. Ama Girona, Figueras’a gidene kadar yol boyunca oynadık, uyuduk. Uyanık olduğum zamanlar mamam ve babam için oldukça zor geçebiliyordu. Yollarca kendimi taşıttım, pusete oturmak istemedim. Huysuzluk yaptım kimi zaman, ağladım. Yemek düzenim ilk zamanlarda bayağı şaştı. Bizimkiler tecrübesiz oldukları için uyuduğum zamanlarda bana da yiyecek sipariş etmeyi düşünemiyorlar. Ben uyanınca yiyecek yer arıyorlardı. Kahvaltım, giyinmem, alt temizliğim biraz uzun sürüyordu. Kolay kolay kendimizi dışarı atamıyorduk. Yine de aklımızdaki her yeri gezdik, gördük.




















Minik Taraftarlar

Foto biraz bulanık ancak formaya dikkat ;)
Zeyno abla ve ben doğuştan fenerliyiz!!!

6 Mayıs 2010 Perşembe

Dişler

Hala 11 dişim var. Yaklaşık 4 aydır diş çıkarmayla ilgili hiç bir belirtim olmuyordu. Alt diş etim iyice şişti. Dört gözle diş bekliyoruz. Azılar tamamen çıktı. Alttan 4. dişimiz hala yok!

Uzun Bir Aradan Sonra...

Biliyoruz oldukça uzun bir ara verdik. İş, güç, sınav derken mamam yeniden yazamaya başladı. Geçen zamanda neler neler olmadı ki...

- İyice bilinçledim. Kendimi daha rahat ifade edebiliyorum artık.
- Yürümekten çok artık koşuyorum.
- My gym'i ihmal etmiyorum. Her dışarı çıktığımızda My Gym'e gittiğimi zannederek. "Bay Gym" diyorum.
- 3 kelimelik cümlelere geçtim.
- TV'deki komik şeylere güler oldum.
- İspanya'ya gittim geldim. Gezdim gördüm. (Ayrıca anlatacağım)
- 2 kere İstanbul'a gittim geldim.
- Mamamın dedesi vefat etti.
- Mamam sınava girdi. O da artık bir PMP!
- Artık eve girmez oldum. Soluğu bahçede alıyorum. Kuşların kedilerin peşinden koşturup duruyorum :)
- Aşıları tamamladık.
- İyice düzen ve temizlik hastası bir olup çıktım. (Elektrikli süpürge ile köşe bucak temizlik yapıyorum. Islak mendillerle yerleri, masaları siliyorum. Bez bulamazsam body'mle siliyorum). terlikleri kıyafetleri bir taraftan başka bir taraf kaldırıyorum, diziyorum. Çamaşır makinesine kirli sepetinden kirlileri koyuyorum. Makineyi ayarlıyorum. Henüz çalıştırma düğmesini bulamadım. Bulaşık makinesini boşaltıyorum. Tabakları alt alta üst üste diziyorum.
- Büyüdüm, boyum uzadı. Kilom aynı oranda arttı.

İşte böylee...